FAYSAL SOYSAL
Festival Başkanı
DOSTUN EVİ GÖNÜLLER
‘Ben gelmedim dava için, benim işim sevi için
Dost’un evi gönüllerdir, gönüller yapmağa geldim’
Merhaba Sevgili Dostlar
Takip edenlerin bildiği üzere geçen yıl festivalimizi, Anadolu dostluğunu sazıyla ölümsüzleştiren Aşık Veysel’e ithaf ederek geniş bir katılımla gerçekleştirmiştik. 66 farklı ülkeden 750 filmin başvuru yaptığı festivalde finalist yönetmenleri de konuk ederek güzel birlikteliklere ev sahipliği yaptık. Dostlarından ve sinemaseverlerden güç alarak büyüyen festivalimizi bu yıl da dünyayı etkisi altına alan salgına rağmen sinema dostluğunu pekiştirmek ve içimizin aydınlığını büyütmek için gerçekleştirmeye çalışıyoruz.
Her yıl coğrafyamızın ve memleketimizin dostluk anlayışını sanatıyla evrenselleştiren bir gönül dostuna ithaf ederek yaptığımız festivalimizi bu yıl Türkçe’nin en büyük şairi olan ve dostluğu, sahip olduğu inanç ve tasavvuf aşkından da ilham alarak şiirleriyle ölümsüzleştiren Yunus Emre anısına yapıyoruz. Yunus Emre’yi özel kılan en önemli şey; Anadolu’nun en karanlık döneminde ortaya çıkarak umut ateşini, sade ama derin şiirleriyle yakması olmuştur. O hem şairliği hem de örnek derviş kişiliği ile çaresizlik ve yenilgi zamanlarında aşk ateşini tek başına yakan bir okul olmayı başardı. Yunus’un gözünü açtığı dünya, Moğolların Selçuklu’yu mağlup ettikten sonra Anadolu’da taş taş üstüne, baş can üstünde bırakmadığı bir dünyaydı. İşte kimsenin yaşam ve umut dirayetinin kalmadığı öyle bir zamanda Yunus Emre halka umut vermek için klasik dini öğreti anlayışının dışına çıkıp ama gelenekle de bağını koparmadan şiir üzerinden yeni bir İslami ve insani varoluş modeli çizmeye çalıştı. Şiirleri o kadar güçlü bir sanat değerine kavuştu ki taşıdığı öğretinin de üzerine çıkarak her dem tazeliğini ve yeniliğini korudu. Bu yönüyle eşi benzeri olmayan bir biçim ve öze sahip şiirleri çağları ve coğrafyaları aştı. İlahilere, nefeslere dönüştü. Kurdun, kuşun ruhunda ortak bir yaşama sevinci yarattı. Bugün konuştuğumuz Türkçe’nin ve sadece divan edebiyatının değil modern şiirin de asıl mimarı Yunus Emre ve onun döneminde şiir söyleme cesaretini gösterebilen şairlerdir.
Bugün insanlık, Yunus Emre’nin dönemindekine benzer bir yılgınlık ve ümitsizlik içinde. Dünya çapındaki bu salgın altında fark etmesek de insan türü kırılıyor ve gittikçe psiko- sosyolojik anlamda yıpranıyor. Tam da böyle bir dönem içinde; hayatı, insanı, bilgiyi ve inancı yeniden okuyup yeniden yorumlama çabasına giren bizler için, insan denen varlığın tek başına bir hiç olduğunun ancak dostu ve sevdiği ile hayata tutunabileceğini sözden öte derinden ve hissederek yaşamaktayız. Bu anlamda dostluğun ve her bir insan tekinin yaşamının/ölümünün ne kadar kıymetli olduğunu bir daha derk ediyoruz. İşte bu yüzden böyle bir ümitsizlik ve bezginlik arifesinde yeniden şiirin, müziğin, resmin ve sinemanın; pozitif bilimin ulaşamadığı, teknolojinin ve internetin kurtaramadığı ve gittikçe yalnızlaşan ve çürüyen insan için sanatçıların kalbindeki sızıdan aşkla ve dostlukla çıkan samimi ve kucaklayıcı sese ve eserlere ihtiyaç var. Bu bağlamda festivalimizde bu bakış açıların gölgesinde Yunus Emre’yi anmak, şiirini ve tefekkürünü siz değerli sinemaseverlere paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz.
Salgın sürecinin sinema ve film üretim alanını derinden etkilediği ve bundan dolayı birçok festivalin ertelendiği veyahut online olarak devam ettiği tedirgin bir zamandayız. Her şeye rağmen dostluğa inanarak ve güvenerek festivalimizi salgın şartlarındaki sosyal mesafe kuralına uyarak yapmaya gayret edeceğiz. Bu yıl 33 farklı ülkeden 301 film başvurusu aldık. Her yıl “Yarışma”, “Kırk Yıllık Hatır” ve “Panorama” olarak ayırdığımız kategorilerde bu yıl birbirinden şahane 48 kısa film, seyirci ile buluşacak. “Özel Gösterimler” bölümünde ise yabancı jüri üyelerimizin ‘Hurmalar Olgunlaştığında’ ve ‘Kutsal Patlama filmleri ve 10 yönetmenin kısa filmlerinin yer aldığı ‘Sarajevo Aşkım’ filmi gösterilecek. Ne yazık ki, salgından dolayı sınırların kapalı olması ve uçuşların yapılamamasından yurt dışındaki yönetmen dostlarımızı bu yıl davet edememekteyiz. Ancak filmlerini seyircimize sunacağız. Uzaktan da olsa yabancı yönetmenlerin duygularını ve düşüncelerini duyabilmek adına “dostluk mesajlarını” online olarak seyircimize ileteceğiz. Türkiye’den yarışmaya hak kazanan filmlerin yönetmen ve ekipleriyle de salgından korunma şartlarına riayet edecek şekilde film üzerine söyleşiler yapmaya çalışacağız.
2018 yılında dostluğu her alanda düşünmek, geliştirmek ve varlığa değer katmak niyetiyle çıktığımız yolda her yıl aramıza yeni dostlar ekleniyor. Festival olarak sürekli yeni ve farklı hikayelerle, yeni anlatım tarzları ve yeni formlarla, farklı bakış açıları ve dünyalarla en önemlisi de bunları var eden yönetmenlerle tanışmayı ve buluşmayı hedeflemeye devam edeceğiz. Bu niyetle çıktığımız yolda bugüne dek birçok özgün ve sinemasal değeri yüksek olan kısa filmleri seyirci ile buluşturduk. Bu filmleri tanıtmanın ve bu anlamda seyirci ile buluşturmuş olmanın mutluluğu içindeyiz. Bu yönüyle sinema ve dostluk adına düşünen, yazan, film yapan ve film okuyan herkesin bu büyüyen dostluk zincirine ve gelecek nesillerin inşasına yaptıkları katkıdan dolayı teşekkür ediyorum.
Sizlerle yeniden buluşmak ve “Dost’un Evi Gönüller” i beyaz perdede izlemek dileği ile…
FAYSAL SOYSAL